28 Ağustos 2010 Cumartesi

Hokkaido kabağı

Hokkaido kabağını pişirdim. İçine sadece soğan, sarımsak, zeytinyağı, maydanoz ve çok az köri koydum. Hiçbirini kavurmadım, hepsi beraber haşlandı. Hokkaidonun kabuklarını soydum yalnızca 1 diliminin kabuğunu soymadım,denemek için. Gördüm ki kabuğu gerçekten çok ince. Çorba gibi pişirdiğim için soymadığım kabuk blenderdan geçirirken ezildi gitti ama turuncu turuncu renkler verdi çorbaya (Çorba zaten turuncu renk oluyor, amasüs gibi oldu kabuğun kalıntıları). Yani soymadan da çorbası pişirilebilir. Paschamız çok beğendi. Tarifte yarım kabak kullanılmıştı ancak 1 tanesi bile oğluşun sadece 2 öğününe yetti, çorba olmasına rağmen (suda eklemiştim). Yani, tüm aile yiyelim derseniz en az 2 adet hokkaido veya red kuri kabağı almanızı tavsiye ederim.
Sonuç olarak, biz beğendik tavsiye ederiz. Yalnızca köri konusunda endişeli idim, alerji yapar mı diye ama yapmadı. Yine de köriye dikkat!

26 Ağustos 2010 Perşembe

Waffle Yapalım Yumurcaklar yesin! Kalanı da biz çilekle, böğürtlenle yiyelim!

Tchibo'dan aldığımız muhteşem Waffle makinesinde
 dün oğluşa Devletşah'ın sitesinde gördüğüm tarifle waffle ı yaptım. Tarifi çok az değiştirerek uyguladım, şöyle ki, beyaz un yerine tam buğday unu kullandım ve vanilya tozu kullanmadım. İçinde vanilyadan çok nişasta ve pudra şekeri olduğunu bildiğimden vanilya kullanmayı artık tercih etmiyorum.Bulabilirsem vanilya çubuklarından alacağım.
Tarife geçmeden önemli hatırlatma: süt ürünlerine, yumurtaya alerjisi olan bir çocuğunuz varsa tabi ki waffle yapmayın.

Neyse tarife gelelim:



WAFFLE:
•2 adet yumurta
•1 yemek kaşığı şeker
•1 1/2 su bardağı süt
•1/4 su bardağı zeytinyağı
•1 tatlı kaşığı tuz
•1 3/4 su bardağı buğday unu
•1 paket kabartma tozu

1.Yumurtanın sarısı ile akını ayırıp, yumurta aklarını çırparak kar beyazı haline getirin.
2-Ayrı bir kapta yumurta sarılarını şeker ile rengi açılana kadar çırpın.
3-Sarılarını çırptığınız kaba Süt ve zeytinyağını ekleyin..çırpın
4.Tuz, kabartma tozu, buğday ununu ilave edin.
5.Yumurta karını (aklarını) tahta kaşık yardımı ile diğer karışıma ekleyip yavaşça, kabarıklığını söndürmeden karıştırın.
6.Waffle makinasını hafifce yağlayın ve çalıştırın ve eğer Tchibo kullanıyorsanız 3. nolu ayara getirin.Işık yeşile dönünce kepçe ile koyup (koyarken ortasına döküp,yanlara çok getirmemeye çalışın ki taşmasın), ayarı 4'e getirin ve pişirin. Piştiğini yine ışığın rengi yeşil rengi olunca anlarsınız.
Waffle lar yumuşacık oluyor. Yaklaşık 6 tane ince waffle oldu bu tarifle.Paşamız bayıldı. Bölmeden hepsini ağzına tıkıyordu.
Gece de kendimize vanilyalı dondurma, böğürtlen ve çilekli waffle yaptık. Nefiss oldu!
 .

20 Ağustos 2010 Cuma

Hokkaido Kabagi veya Red Kuri Kabagi (Red Kuri Squash)

Yeni tanıştık bu baby kabakla. Hokkaido kabagi da deniyor Red Kuri Kabagi olarak da geçiyor. Hatta daha çok Red Kuri Squash adıyla tanınıyor kendisi !Çok sevimli bir kabak. Mini mini, bir avuca sığıyor. Çorbası, sotesi yapılıyor. Pilava katılabiliyor. İtalyada risottosu yapılıyor.
Faydaları:
Bol lifli (bebişlere ve çocuklara yararlı)
A ve C vitamini kaynağı
Beta-Carotene
Demir
Potasyum
Kalsiyum

Ben bugün oğluşa çorbasını yapmayı düşünüyorum.

Hokkaido kabağı (kesilip çekirdekleri çıkarılmış.Kimi tariflerde kabuğu soyulmadan pişiriliyor. İnce bir kabuğu var,  kabukla pişmesi daha besleyici olur tabi)
1 soğan
2-3 diş sarımsak
Taze zencefil (isteyene) 2-3 cm lik incecik bir dilim
1 yemek kaşığı köri
Maydanoz
3 bardak su

İçine tavuk göğsü de katılabilir hatta daha da güzel olur.
Pişirdikten sonra hem pişmiş resmini hem de nasıl pişirdiğimi ayrıca yazmayı planlıyorum.
Afiyet olsun

17 Ağustos 2010 Salı

17 Ağustos Marmara Depremi


17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin 11.yılı. Yıldönümü demiyorum,sanki yıldönümü sadece iyi günler için kullanılır gibi geliyor. 2 büyük gazetenin websitesine baktım,maalesef bugünle ilgili hiç haber yoktu (ya da ben göremedim), yalnızca http://www.ntvmsnbc.com/ haber yapmış.
Hiç ders aldık mı??

22 Temmuz 2010 Perşembe

Ankara'da bebeğinizle rahatça gidilebilecek yerler

Her ne kadar hala bebek kategorisine soksam da oğlumuz aslında "toddler". Artık bir yere yemeğe gideceksek ister istemez aklımdan hemen şu sorular geçiyor;
Mama sandalyesi var mıdır
Pascha nın oynayabileceği alan var mıdır.Oyun parkı gibi..
Ferah mıdır (Arabasını masamızın yanına çekebileceğimiz kadar ferah mı?)
Gölge midir (Yaz olduğu için tabi!)
Özellikle eğer Pazar planı yapılıyorsa gideceğimiz yere daha önce gitmiş olanlara bi soruyorum. İnternet sitesi varsa bakıyorum. Neticede, düşündüm de, tüm anne babalar bir sürü yerlere gidiyoruz. Eğer herkes gittiği yerin çekebilirse resmini ve kendi yorumlarını bırakırsa Ankara'da çocuklarımızla rahatça gidebileceğimiz yerlerin güzel bir listesini oluşturmuş oluruz.
Ben 2 yerle başlıyorum. Birisi Maliye Bakanlığı'nın yeri. Yuvaköy tesisi olarak geçiyor. Sanırım herkes giremiyor. Diğeri de Yıldız'daki Adana Sofrası. Bu Pazar inşallah Kavaklı Restaurant'a kahvaltıya gideceğiz. Sonrasında orayı buraya ekleyeceğim.
Maliye Bakanlığı Yuvaköy Tesisleri:
Çok sevdiğimiz ve tam bir yaşam koçu olan arkadaşımız ayarladı burayı. Gitmeden önce nasıl bir yer çıkacağı konusunda oldukça endişeli olmama rağmen kapıdan girer girmez "aa ne kadar güzelmiş" dedim. Koskocaman bir alana yayılmış. Yaz olduğu için iç kısımları görmedim ancak bahçesi çok geniş ve her yer çim. Mama sandalyesi sormadık ama olduğunu da sanmıyorum (Mama sandalyesi olmayan yerler için yine bir araştırmadan sonra First Years On the Go Booster Seat aldık. Çanta gibi, taşıması çok rahat, hep bagajda.Böylece, ev gezmesi, lokanta, vs de mama sandalyesi yoksa panik olmuyoruz. Şişirince yüksekliği ayarlanıyor. Yanları açık bir sandalyeye bağlarsanız minikleri tutmak lazım çünkü belden bağlamalı olduğundan düşebilirler çok yana yatarlarsa).
Yemek yenilen yerlerin en solunda yine kocaman bir park var. Hem küçük çocuklar için hem de büyük çocuklar için salıncaklar ve kaydıraklar mevcut. Tombiş tabi salıncak ve kaydırakları görünce tüm şirinliğiyle "Aaaay" dedi. Çocukları bırakabileceğiniz bakıcı vs yok, bizzat başlarında durmanız gerekiyor. Mama sandalyesi olmadığından bir oğluşun yemeğini kendi arabasında yedirdik. Zaten pek oturmayıp top peşinde koştu veya çimlerde dolandı.Yemekler için bu kadar iyi şeyler söyleyemeceğim.Mezeleri güzeldi ama. Çok ağaçlık olduğu için sıcaktan hiç rahatsız olmadık, bahçenin tamamı nerdeyse gölgede kalıyor. Çocuklu olarak gidecekler (tabi ki tesise girebiliyorsa) oyun bahçesi yakınında masa isterlerse daha rahat ederler.
Sonuç olarak, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla gittiğimizden midir, mekan mıdır bilemiyorum, o haftasonu akşamı "Çok uzun zamandır böyle güzel bir haftasonu geçirmemiştik" diye bir cümle kurdum kocişe.
Adana Sofrası Yıldız:
Daha önce oraya gitmiş olan arkadaşlarımızla Gymboree maceramız sonrası Cts günü ikindi (!) vaktinde gittik. Daha önce çok kez gittiğimiz Adana Sofrası'nın bahçe kısmında oyun parkı olduğunu yeni öğrendik. Minik ev, kaydırak, salıncağın yer aldığı çocukların oynayabileceği yerleri halı olan kapalı bir alanı çocuklara ayırmışlar. Bizler galoşla girebiliyoruz. Bahçe tarafında oturunca hemen oyun parkının önünde oturmanız mümkün.Biz çok sakin bir saatte gittiğimiz için başka çocuk yoktu. Tombiş kendi başına bile oynayabilirdi o yüzden. Buranın en güzel özelliği, bir teyzenin çocuklarla ilgileniyor olması! Biz yemek yerken, gözlerimiz tabi ki üzerlerinde olmak şartıyla, tombişler teyzeleriyle oynadılar bizde güzel muhabbet ettik. Ancak dediğim gibi bizden başka aile olmadığından bu teyze çok rahat bizimkilerle ilgilenebildi. Kalabalık saatlerde tek başına her çocukla birebir ilgilenmesi tabi ki mümkün olmaz. Mama sandalyesi de mevcut. Adana Sofrası'nın yemekleri zaten harika, tartışmasız. Sonuç olarak, eğer Cts bir öğleden sonrası nereye gitsek derseniz ve ben her saat kebap yerim derseniz :) tavsiye ederim. Yalnız önemli bir eksikliği, alt değiştirme masası yoktu,biz halının üzerine Canbebe serip değiştirdik.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Bebekle/çocukla ilk tatil

Oğlumuzla 4 aylıkken tatil yapmamıza rağmen, sanki bu seneki ilk tatilimiz gibiydi. Tatile gitmeden önce çok fazla oteli inceleyip, çocuğu olan arkadaşlarımızdan fikir almıştık. Genelde yemek sorunumuz olmadığı için,tatilde de olmayacağını düşündüğüm için kavanoz maması almak aklıma hiç gelmemişti.Ta ki, oğlumdan 25 gün kadar küçük bebiş annesi arkadaşımızla tatil planlarını konuşana kadar. Kendisi yanında ne olur ne olmaz bu mamalardan götüreceğini söyleyince bana da çok mantıklı geldi.İyi ki de söylemiş! Sıcaktan mı ortam değişikliğinden midir, oğluş ayemek hatta hiç yememek istedi! Neyse, 1 yaş civarı veya altı veya yakını tatile çıkacak anne babalara nacizane önerilerim;
1- Otelde bebek menüsü çıkıyor mu? (gittiğimiz otelde püre halinde et, tavuk hergün çıkıyordu.Eğer gittiğiniz yerde çıkıyorsa ve yanınızda kavanoz maması varsa benim yaptığım gibi onların içine katabilirsiniz.Böylece etlerini de yemiş olurlar).
2- Çimlerde yayılabileceğiniz alanı var mı otelin? Kumsal çok sıcak ve gölge alan şemsiyesinin gölgesi ile kısıtlı olduğundan ötürü çok rahat edemeyebilirsiniz.Çim alanda,ağaçların altı çok daha serin oluyor ve rahatça yayılabiliyorsunuz.
3-Yanınızda şişme minik havuz, kova-kürek götürürseniz daha serin saatlerde deniz kenarında kumda oynayabilir. Şişme havuzu 3 parmak kadar çok az suyla doldurduk. Paşamız da içine girmeden ellerini şıp şıp yaparak suyla oynadı. Havuzun içine oturtmadım çünkü kısa zamanda çıkmak istemeyecek ve üşütecek diye korktum.Ne kadar hava sıcak da olsa sürekli soğuk suda oturmasını istemedim.Suyu çok az doldurduk çünkü bazen gaza gelip epey eğilerek oynadı.Yanında sürekli dursak da-ki sakın yalnız bırakmayın suyun yanında- tedbirli olmakta fayda var.
4-Yanınıza her ihtimale karşı kavanoz maması alın. Hem kahvaltılık, hem yemeklik, hem meyve püresi. Bebek menüsü genelde öğlen ve akşamları çıkıyor. Eğer çocuğunuz henüz kendi elinde alıp meyveleri yiyemiyorsa meyve püresi içeren kavanoz mamalarından tavsiye ederim. Gittiğimiz otelde maalesef muz çıkmıyordu.Ben 2 kere özel istedim.Muzu ezmek basit.Ama elma,kayısı filan zor oluyor.
5-Eğer otelde çıkan açık yoğurttan (büyük kasede oluyor yoğurtlar genelde) yedirmek istemiyorsanız bebek yoğurtlarından da yanınızda götürmeniz iyi olur.
6-Götüreceğiniz gıdaları serin tutabilecek özel çantalardan. İçine de buz paketlerinden koyarsanız 7-8 saat bozulmayabilir.Gider gitmez buzdolabına koymanız gerekli.
7-Şapka şart.Hem de bi kaç tane. Tombişler hareketli olduğu için kafalarında durmuyor.Düşüyor.
Bunlar dışında diğerlerini sizlerin de düşündüğünü tahmin ediyorum.Sorunuz olursa beklerim.

1 Kasım 2008 Cumartesi

Lahana Dolması

Orta boy lahana
250 gr. yağsız kıyma
1 soğan
1/2 çay bardağı pirinç (çok pirinçli sevene az gelebilir,artırabilirsiniz)
Kuru nane
Kırmızı biber
Karabiber
Pulbiber
Reyhan-varsa
2 çorba kaşığı salça -sosu için
1 çorba kaşığı salça-içi için
2 diş sarımsak
Tuz

İçini tamamen damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Acı seviyorsanız biberleri daha fazla koyarsınız,reyhan sevmeyebilirsiniz...Kimi fazla pirinçli kimi kıyması fazla sever. Biraz göz kararı yani. İç artarsa ben buzdolabı poşetine koyup difirize atıyorum.Ama poşetin üstüne içinde ne olduğunu yazıyorum çünkü donunca anlaşılmıyor.Bi dahaki sefere teflon tencerede hafif kısık ateşte çevirip yeniden dolduruyorum.
Lahana dolması çok uğraştırdığı için yapmaktan çekindiğim yemekler arasındadır. Ancak bu sefer her zaman yaptığım yontemle değil, birisinin tavsiyesi üzerine daha basit bir yöntemle yapmaya kararlıydım...Ben sarılan lahanalar düzgün görünsün diye epey uğraşmama rağmen normal bir lahana sarması yapamamıştım. Onun yerine, muska şeklinde sarıyordum. Muska şeklinde sarmak için de en damarsız kısımlarını alıp, koca lahanadan tencere dibinde 2 sıra olacak kadar lahana dolması çıkıyordu..Ama görüntüleri çok düzgündü tabi! Bu sefer herkesin yaptığı gibi sardım. Lahananın ortasını çıkarıp -tamamen çıkarmak mümkün olmadı, kafasından oya oya dibine yakın yerde bıraktım-düdüklü tencereme zar zor sığdırdım.Lahananın dip kısmını (yapraklı kısmını değil) alt tarafa getirdim ki orası sert kısmı, daha çabuk haşlansın diye. Kaynattığım sıcak suyu üzerini örtecek kadar döktüm.Ocakta 20 dakika kadar haşladım.Benim lahanalar sertçeydi, rengi değişmeye başlayınca anlaşılıyor yumuşadığı.Çok yumuşarsa da zor sarılabilir. Lahanacıklar yumuşarken, içini hazırladım. Soğanı küçük küçük doğrayıp tavada çevirdim.Pirinci yıkayıp süzgeçten geçirdim. Soğanların altını kapatıp biraz soğumasını bekledikten sonra kıymayı, 1 kaşık salçayı,tuzu, baharatları, pirinci,soğanı hep beraber karıştırıp yoğurdum. Haşlanmış lahanaları genişce bir süzgece aldım. Yapraklarını koparıp çok soğuk olmayan suyla yıkadım-su soğuk olunca yapraklar sertleşirmiş- daha sonra onları da süzgece koydum. Tencerenin dibine az yağ döküp bir lahana yaprağını yerleştirdim ki dibi tutarsa dolmacıklarım hemen yanmasın..Yaprakların mümkün olduğunca damarsız kısımlarını koparıp koparıp, içi uzunlamasına ortalarına koydum. Ben yanlarını kapatamadığım için muska şeklinde yapardım, birisinin tavsiyesiyle, bu sefer kapatmadım ama içini yanlara çok yaklaştırmadım. Kalın olmuş eğri büğrü olmuş takmadım. bi baktım kocaman bi tencere oldu..Hepsi bitince de yine yağ döküp çok az, üzerine dolmalarının üzerini aşacak kadar salçalı su döktüm. 2 diş Sarımsağı büyük parçalara bölüp suyunun içine attım kokusunu versin diye. Üzerlerine orta boy bi tabak kapattım ki piştikçe suyun içine dağılmasınlar..Toprak tencerede yapma fantezisine girdiğim için pişmesi uzun sürdü 1.5 saat kadar.Pirinci pişince kapattım. Ama normal tencerede 30-45 dakikada pişebilir. Arada gidip bakmak lazım suyu bitiyor çünkü çabucak. Suyu biterse az az kaynar su ilave edilebilir. Bu yöntem hem daha hızlı hem az yorucu benim için.Bundan sonra hep boyle saracağım..Yanlarını kapatmasam da onlar zaten büzüşüp kapanıyor ve etler dışarı çıkmıyor.Resim çekmemiştim, eve gidince çekip buraya ekleyeceğim.Lahana kaldı tabi ki,hem de çok...onları da kapaklı bir kaba koydum..Belki yemeğini yaparım belki difirize atacağım.Difirizden çıkınca yumuşak olursa sarma yapabilirim.